Thursday, October 23, 2008

Lideri olmayan...


Sevgili hocamın otuz yıllık rüyasının gerçekleşmesi özlemini duyduğumuz önemli bir başarı. Başarının sayısız kahramanının olduğu kuşkusuz. Meslek kuruluşu içinde yer almayan, toplantılarına, ödül törenlerine bile katılmamış kişilerde bu başarının parçası sayılmalı. Sayısız öğrenciyi bu güne hazırlayan değerli eğitimciler, onların heyecanını paylaşan üreticiler, sanatçılar, öğrenciler, analar babalar, Meslek Kuruluşunu katılmasada izleyen, destekleyen insanlar bu ‘güzel’ başarının gizli kahramanları.

İnsan sevgisi, yaşam sevgisi, sevgi olmadan, meslek sevgisini, birlikteliği gerçekleştirmek imkansız.

Acaba böylesine bir başarı geniş kitlelere aktarılabilir mi? Ülke sınırlarını aşarak, başı ve sonu olmayan, sonsuza kadar sürecek bir sanat akımı haline getirebilir miyiz? Amerikalı, İtalyan, Çinli, Hintli, şehirli, köylü tasarımcı/sanatcı ayrımı yapmaksızın, tüm insanlığın sahipleneceği bir sanat akımı yaratabilir miyiz? Bir lideri, kahramanı olmayan, herbirimizin anlayışı sevgisiyle büyüyecek sınırsız bir sanat hareketi. Siz, biz, hepimiz. İyi kötü ayrımı gözetmeksizin, senin ülken benim ülkem, senin okulun benim okulum demeksizin, Sınır tanımaksızın. Kıskanmadan, korkmadan, imrenmeden, çatışmadan, güç peşinde koşmadan, rekabet etmeden, kırmadan, kırılmadan.

Birbirini dinleme alışkanlığı kazanmış, birbirini asla küçümsemeyen, dinlerken sorgulayan, sorgularken öğrenen kitleler. Birbirine sınırsız sevgiyle bağlanmış, sınırsız özgürlükler içinde yaratan ve yaşamın zorluklarına birlikte yanıt bulmaya çalışan kitleler yaratılabilir mi?

Labels: , , , , , , , ,

Sunday, October 19, 2008

İşbirliği...


İşbirliğinin, aidiyetin anlaşılabilmesi için birlikteliğin, ne olup olmadığını en ince ayrıntılarıyla görebilmem gerekir. Genellikle işbirliği birlikte çalışmak olarak algılanır. Sözü edilen algı içinde önemli bir sorun saklı bulunur: Özdeşleşme varsa birliktelikten, işbirliğinden söz edilip edilemeyeceği? Bir fikir veya ideoloji etrafında toplanmışsak, birlikte olabilir miyiz?

Tanrı adına, güzellik adına, tasarım veya mühendislik adı altında geliştirdiğimiz düşünce etrafında birlikte olmak zor gibi. Nedenine gelince: Kişiler arası ilişkide gelişebilecek düşünce farklılıkları zamanla ana fikri unutturacak değişiklikler gerektirir. Değişime belki bir süre katlanıp birlikteliğe işbirliği adı verilebilir ancak farklılıklar ardından çatışma başlar. Oysa birliktelik kayıtsız şartsız bir duygu birliği ister. Eğer özdeşleşme, aidiyet varsa işbirliğinden söz edilebilir miyim? ‘Değişik düşünüyorum’ dersem birlikte olabilir miyiz?

Birlikte çalışmak ancak bir nedene tutsak olmadan olası. Kayıtsız şartsız bir özgürlük duygusuna dayalı birliktelik veya sayısız nedene tutsak aidiyet: İkisi arasındaki fark algılanabiliyor mu? Birlikte olmak, işbirliği yapmak ancak herhangi bir ‘ben’ duygusuna başvurmadan olası. İşbirliği önündeki en önemli engel tarafların ‘ben’ duygusuna kapılmaları.

Gün boyu düşüncemizi dolu tutan, onu içinden çıkılmaz girdaplar içine çeken temel neden. Ben ve sen. Biz ve onlar. Onların evi senin konağın. Onların mahallesi senin kasaban. Senin şirketin onların fabrikası. Benden iyi senden kötü.

Neden bilinç böylesine yıpratan mukayese kıskacından kurtaramaz kendini?

Labels: , , , , , , , ,