Tuesday, October 04, 2016

Sen ve ben...



Tasarımcı, tasarım dünyası genellikle senin benim diyerek tanım yapmaya çalışır. Gerçekte sen, ben bölen ayrıştıran, kıskandıran, çatıştıran tanımlar değil midir? Tasarımcı kimdir? Hangi ortamda yetişir?
.
Dünyayı, çevresini, kendini, önceki tasarımları, teknolojiyi öğrenmeye çalışan, bilincinde depoladığı bilgiyi yetersiz olduğunu düşündüğü ürüne, yeniden anlam kazandırmak için yola çıkan kişidir tasarımcı. Tasarımcı öğrenmeye nereden başlar? Kendisinden mi, çevresinden mi? Ürüne ilişkin bilgiye ulaşmak kolay. Kendini tanıma söz konusu olduğunda nereden başlar? Tasarımcı kimliğini yaratan, biçimleyen çevresi değil midir? Çevre dendiğinde en ufak aile birliğinden, karmaşık toplumsal yapılara kadar geniş bir alandan söz ediyoruz. Tasarımcı toplumunda ayrı değerlendirilemez. Ayrıca yaşadığımız toplumu yeryüzündeki siyasal, ekonomik, teknolojik hareketlerden soyutlayamayız. Çevremizdeki işleyiş sabırla izlendiğinde karşımıza tasarımcıyı biçimlendiren koşulların dünyanın bilinci olduğu çıkar. Dünya tasarımcıyı, tasarımcı da dünyasını tasarlar. Tasarım, tasarımcı ve dünyası aynı kaynaktan beslenir. İşleyiş kavrandığında kendisiyle tanışmış olur. Tanışma düşüncesinin dünya düşüncesi olduğunu, düşüncedeki radikal değişimin bütünü etkileyebileceğini hissetmesine neden olur.

Eğer dünya tasarımcıyı, tasarımcı da dünyasını tasarlıyorsa tasarımcı sen, ben diyebilir mi? Tasarımcı kendini ve dünyayı tanımadan ilişki kurmaya çalışıyorsa, daha işin başında eksik, yetersiz bilgiyle yola çıkarsam ne olur? Mutsuzluğuna çare üretememiş tasarımcı, öğrenci nereden başlamalı?
.
Tasarlamayı öğretmeye çalışan kurumlar içinde, tasarımcıya kendini, mutsuzluğunu, yaşadığı toplumun bitmez tükenmez kargaşa, mücadele ve çatışmasını sorgulatmak istemeyen felsefe yerini yeni bir anlayışa terk etmedikçe tasarımcının sıkıntısını sonlandırabilmesi imkânsız. Mutsuzluk bulaşıcı. Eğer evde, işyerinde, dost, arkadaş çevresinde huzursuz biri varsa orada mutluluk üremez. Tasarımcının mutlu olabilmesi ancak yeryüzü üzerindeki insan acısının kendi acısına benzediğini kavraması ve çözüm için işbirliği yapabilmesine bağlı.

27 Ağu 16, ab

Labels: , , , ,

0 Comments:

Post a Comment

Subscribe to Post Comments [Atom]

<< Home