Thursday, December 10, 2015

Korku ve yaratıcılık...

 

Korkunun aklı donuklaştırıp özgürlüğü ve yaratıcılığı engellediğini görmek zorundayız. Belki o zaman otoritenin, idealin, teorik veya felsefi yaklaşımların kaygı, korku üreten yapısı kavranabilir. Geleneğin, devletin, eğitim kurumlarının otoritesini yaratan düşünce. Gerçekte toplum veya ait olduğumuz kurumu işletebilmek için korkuya gereksinim duyarız. Ama ölçüt ne? Eğitmen, yönetici olarak ne ölçüde yaptırım uygularsam öğrencinin, yanımda çalışanın yaratıcılığını engellememiş olurum. Eğer korkunun dozunu ayarlayamazsam sorgulamaktan korkan dolayısıyla yaratıcılığı körelmiş öğrenci yetişmiş olmaz mı? Doğru olduğuna inandığım için öğrenciyi zorlamak onun yaratıcılığı önünde engel sayılmaz mı? Her şeyden önce yaratıcılık özgürlük varsa ortaya çıkabilir.

Güzel olana duyarlılık baskı altına alınırsa, yaratıcılık nasıl etkilenir? Yaratıcı olmak sevgi, nezaket, duyarlılık, anlayış ve sorumluk değilse nedir? Yaratıcı olmanın ne demek olduğunu kavrayabilmek için aklın işleyişini bilmek gerekmez mi? Yaş ilerledikçe bilinç bilgi yığınları nedeniyle giderek hantallaşıp ağırlaşmaz mı? Etrafımdaki deneyimli olduğu düşünülen çoğu insanın ne denli önyargılı ve hoşgörüsüz olduğunu görmezden gelebilir miyim? Eğer bu işleyiş doğruysa yaratıcı olmaya çalışan öğrenci olarak otoriteyi ne ölçüde dikkate almalıyım? Almalı mıyım?

A. Birgil, 10 Arl 15

Labels: , , , , , , , , , , ,

0 Comments:

Post a Comment

Subscribe to Post Comments [Atom]

<< Home