EĞİTİM ÜZERİNE
Sevgiyi, özgürlüğü içine alan, yaşamı bütün olarak gören eğitim sisteminin gelişimini, değişimini desteklemek gerekir. Yalnızca bilgi vermekle yetinmeyip, yaşama ve insanlığa saygı duyan nesiller yetişmesine aracı olmak eğitimcinin amacı değil midir?
Değişim geleneksel bilginin sorgulanması ile başlar. Yıllar,
yüzyıllar içinde aile, toplum, eğitim kurumu veya idari kurumlarda geleneğin
baskısı oluşur. Yeni bilgi, geleneksel bilginin doğruluğunu sorgulamaya başlar.
Zaman içinde yeni, gelenekselle çatışmaya başlar. Geleneksel
yapılar işlevini yitirdiğinde değişim konuşulmaya başlar. Kurallara sıkı
tutunmuş geleneksel yapı değişimin önüne çıkar. Reform veya değişim toplumun isteği haline gelir.
Otuz-kırk bin yıllık insanlık tarihinin hemen her döneminde
kabaca işleyiş bu olmuş. Toplum bilinci ve bireysel bilinç etkileşim içinde birbirlerini
değişime zorlamış. Birey değişim istediğinde karşısına geleneksel
yapı çıkmış. Bir zamanlar değişim isteyen ‘birey’ de zamanla geleneğin sesi olup
değişimi engellemeğe çalışmış. Bu kısır döngü asırlarca işleyişini
sürdürmüş.
Söz konusu kısır döngünün farkında olan birinin aklına
gelebilecek öncelikli soru ne olabilir? Özgür düşünce nasıl hareket eder? Değişim içindeki derin anlam kavranmadan yalnızca
değiştirmek yeterli mi? Tarih
içindeki sayısız reform neden yeni reformlara gereksinim duymuş? İnsan bilincini
biçimleyen toplumsal işleyişi anlamadan değişim istemesinin imkânsızlığını görmek
zorunda. Anlamak ve öğrenmek için birey bilincinin toplum bilinciyle
aynı işleyiş olup olmadığı sorgulanmalı. Bilginin tarafsızca açığa
çıkarılması için eğitim öncelikle sorgulamayı özendirmeli. İnsanın eksiksiz
gelişimi için; korku, baskı, zorlama ve rekabetin eğitim üzerindeki etkileri,
çevreye ve canlı-cansız varlıklara uygulanan acımasızlık, eğitime olan
toplumsal duyarsızlığın nedenlerinin sorgulanması gerekir. Bilincin kendi
işleyişini anlamadan yap-yapma kalıpları içinde yön arayışı anlamsızlık değil
midir? Öncelikle ‘kendini tanıma’
gerçekleşmeden değişim isteminin anlamsızlığını sorgulamak
gerekmez mi?
Labels: a birgil, armağan birgil, eğitim üzerine, endüstri tasarımı, sevgi, sezgi, tasarım disiplini, tasarım eğitimi, yaratıcılık
0 Comments:
Post a Comment
Subscribe to Post Comments [Atom]
<< Home