Çatışma...
Farklı kültürler neden çatışır? Kültürlü ya da olduğunu düşünen insanlık, tarihinin herhangi bir döneminde çatışmaya çözüm üretebilmiş mi? Kültür ne demek? Kültüreli kültürsüzden ayıran ne? İkisi bir arada yaşayabilir mi? Çatışma insanın kaderi mi? İnsanın, ailesi veya ülkesini, dünyasını topyekûn yok etme içgüdüsüne çözüm üretmesi mümkün değil midir? Kültürel çeşitlilik içinde yolunu bulmaya çalışan öğrenciye eğitmeni nasıl yardımcı olur? Olabilir mi? Yoksa günümüz eğitmeni de parçalanmış düşünce, felsefe ve inanç farklılıkları içinde öğrencisi gibi sıkıntıyla yolunu bulmaya mı çalışır? Önceki nesillerin çaresizliğini örnek alıp olanı kendi haline mi bırakmak gerekir?
Kabullenme, çözümsüzlüğü sürdüren etken değil
mi? Göründüğü kadarıyla bilinçaltı çözümsüzlüğü kabullenmiş. Diğer yanda mutluluk adına
inanılmaz çaba içinde. İnsan kültürel,
bireysel, esenliğine, mutluluğuna binlerce yıl çözüm
üretememişse, çabanın anlamı ne? Çelişkiyi öğrenci, eğitimci olarak
hissediyorum ancak insanlığın mutluluğu için ürünler üretmeğe, ya da üretmeğe
gönüllü olanı eğitebilmenin yollarını arıyorum. Eğitimim için,
eğitebilmek için tarif edilemez çaba içindeyim, diğer yanda çatışan
kültürlerin, bireylerin, ulusların doğa katliamı ve düşünsel yıkımını
izlemekten başka elimden bir şey gelmiyor? İnsanlığın içinden çıkamadığı çözümsüzlüğü hissediyorum ama ‘iyi öğrenci, iyi tasarım’ için
çelişik çabamı sürdürüyorum…
abirgil, ist, ocak, 15
abirgil, ist, ocak, 15
Labels: a birgil, armağan birgil, çatışma, düşünce, eğitim üzerine, endüstri tasarımı, sevgi, sezgi, tasarım, tasarım eğitimi, tasarım üzerine denemeler, yaratıcılık
0 Comments:
Post a Comment
Subscribe to Post Comments [Atom]
<< Home